Hayatta çeşitli sorunlar, sıkıntılı süreçler yaşıyoruz. Kendimizi sıkışmış, çözümsüz, çaresiz hissediyoruz çoğu zaman… Çözümü ya da çözümsüzlüğü dışımızda görmeye eğilimliyiz. “Böyle bir aileden gelmeseydim”, “Eşim…
Ona aşık oldunuz, hayatınızı beraber geçirmenin harika olacağını düşünüyordunuz, hatta kendinizi onunla karşılaştığınız için çok şanslı hissediyordunuz. Sizin evliliğiniz herkesinkinden farklı olacaktı, birlikte geçireceğiniz hayat…
Pencereden bakarsınız, dışarıya… Doğaya, insanlara bakarsınız, karışmak istersiniz onlara ve koşmak istersiniz yağmurda, hadi şimdi dersiniz. Ama yapamazsınız. Bir nefes daha çekersiniz sigaranızdan… Bir fanusun…
Öyle ağırdır ki yaşananlar, öyle acıtıcı ve yaralayıcı, acıya katlanılamaz olur. Katlanamamak dağılmak demektir, yok olmak… Varolmak için yaraların üstü örtülür, hiç yaşanmamış kabul edilir…
Bizler 80’li yılların apolitize edilmiş gençleri, ne yapacağımızı bilemediğimiz ortamda biraz sanata, edebiyata yöneldik. Biraz da markalara… Biraz dans ettik discolarda… Köşedönmeler, sınıf atlamalardan sözedilen…